26.8.09

“Sharing is Caring” yani “paylaşmak elleşmektir”

Çalakalem yazılmış bir korsan yazısı değişik yorumlara zemin hazırladı. Yorumlara ne kadar bakılıyor bilmiyorum. Aralarından ikisine cevabımı ayrı bir yazıya taşıyayım dedim. Önce bir yanlışlığı giderelim. Kavram kargaşasını giderelim. İnternette müzik, film, dizi vs paylaşımını korsan olarak görenlerden değilim. (bununla birlikte bugüne kadar herhangi bir şey indirmiş biri de değilim, yetkililere duyurulur). Benim korsan tanımıma sokak tezgahlarında satılan kitaplar, albümler ve filmler giriyor… Burada en önemli ayrım başkasının eseri/emeği üzerinden çıkar sağlanması…

Oya Hanım şöyle demiş:

"şimdi sizin yapmış olduğunuz bir seslendirmeyi,
başka bir ürün üzerinde,
izinsiz kullansalar?
ya da "başlayınca modern sabahlar, bir anda değişir vaziyet" nakaratını,
"başlayınca seda sayanlar, bir anda değişir vaziyet" şeklinde duysak?"

Başkasının emeği üzerinden çıkar sağlamaya girer… Diğer yandan modernsabahlar'ın podcastlerini indirip kafasına göre kesip biçen, en güzel yerleri bir araya getirdim diye arkadaşlarına dağıtan ya da internette paylaşan adama söyleyecek sözüm yok! İlk indiren ben olurum (İnternetten bir şey indirmenin ne olduğunu bilmiyorum bu arada, yetkililere selam olsun!) Hatta helal olsun, bizim yapmamız gerekeni o yapmış derim…


Erkan Bey daha net yazmış:

"kusura bakmayın ama, buradaki tüm fikirlerin yanlış olduğunu düşünüyorum.

1)"Çok güzel bir albüm aldım... - Bunu çok sevdiğim bir arkadaşıma çekmek istiyorum... Korsanlık mı yapıyorum?" Evet, aldığınız bir kazağın bir kopyasını oluşturup arkadaşınıza veremezsiniz. İsterseniz kendi kazağınızı verebilirsiniz.

2)"Fikir eserleri söz konusuyken tüketici hakları nedense unutuluyor... Albüm aldım dandik çıktı, neden iade edemiyorum?" Çünkü paketi açılan hiç bir ürün iade edilmez.

3)"Televizyon dizileri ayrı bir muamma... İnsanlara zaten bedava ulaşan bir şeyi yayınlanmasından sonra paylaşmanın sakıncası ne? DVD satışları falan demesin kimse..." Bedava ulaşmıyor, çünkü aralarında reklamlar oluyor, Amerika televizyonları dizilerin bölümlerini internete koyuyor ama yanlarına reklam alıyor."

Cevabım şudur:

  1. Kazak örneği çok güzel bir örnek değil ama aldığım kazağın kopyasını oluşturup arkadaşıma verebilirim… Aldığım bir kazağın modeliyle seri üretim yapıp kazak satamam! Bilen vardır belki, Sitelerdeki mobilyacılar bu konuda işi sıkı tutmuşlar. Birinin ürettiği çekyatı taklit eden varsa satışına izin verilmediği gibi ürettiklerine el konuyor. Çıkar elde etme durumu…
  2. Paketi açılan her ürün, hatta paketi açılmış ve bir süre kullanılmış ürünler bile iade edilebilir. Ambalaj kutsal bir şey değildir…
  3. Reklam izlemek bedel ödemek değildir… 15 lira verip albüm almakla diziyle birlikte reklam izlemek aynı kefeye konulamaz… Çağımızın en büyük icadı reklam klasik ticaret anlayışını bambaşka boyutlara taşıdı, internetle birlikte koptu gitti... Teknolojinin ve yeni iletişim biçimlerinin karşısında direnmenin alemi yok! Kafayı çalıştırsınlar, download içine reklam alsınlar…

Bir ara korsanla mücadelede Türkiye'de satılan cd yazıcılardan özel vergi alınması da gündeme gelmişti! Klasik anlayışın çarpıklıklarına çarpıcı bir örnektir…

Son olarak paylaştıkça çoğalan tek şey sevgidir (bir de grip)…

20.8.09

Korsana Hayır derken?

Dexter'ın 4. sezon ilk bölümü internete düşmüş... Son günlerde hayatımdaki en güzel gelişme! Yengeniz /görümceniz (Ege Kayacan'dan bayan açılımı) yarın turneden dönünce seyredeceğiz artık... Bu mutluluğumu burada paylaşırken inceden korkuyorum aslında. Korksana karşı ciddi bir mücadele başlayacakmış yakında ülkemizde de, ciddi para cezaları hatta hapis söz konusu...

Korsan konusu kafamda netleşmedi... Fikir hırsızlığı diyeceklermiş artık! Yahu ben dexter'ı torrentleyince "benim çok güzel bir fikrim var, sevimli bir seri katilin açık saçık sahnelerle süslü dizisini çekeceğim... Hatta çektim!" mi demiş oluyorum?

Kelime oyununu bir tarafa bırakarak şunları da sormak istiyorum:

Çok güzel bir albüm aldım... Bunu çok sevdiğim bir arkadaşıma çekmek istiyorum... Korsanlık mı yapıyorum?

Cevap evetse, nerede insanlık? Yok canım, o kadar da değil diyorlarsa çok sevdiğim ve yüzlerini hiç görmediğim bir takım torrent arkadaşlarımla paylaşmam da ne sakınca var?

Fikir eserleri söz konusuyken tüketici hakları nedense unutuluyor... Albüm aldım dandik çıktı, neden iade edemiyorum?

Televizyon dizileri ayrı bir muamma... İnsanlara zaten bedava ulaşan bir şeyi yayınlanmasından sonra paylaşmanın sakıncası ne? DVD satışları falan demesin kimse...

İnternet ruhunu kaldırım tezgahlarındaki korsan satışlarla bir tutmak yanlış!

Fikir haklarından önce fikir ve ifade özgürlüğü... Youtube hala kapalı!

18.8.09

Dinleyici Baskısı

Aylardır yayınlamadığımız küçük mübaşir için bir afiş yapmış Sinan Taşdelen... Ellerine sağlık demekten ve bu cuma yeni bir macerada buluşmaktan başka çaremiz yok!

Paris’te Bunlar Çok Normal

Bürge turnede, perşembeye kadar başbaşayız kızla… Az önce "baba" diye uyandı, çişini yaptırdım. Bu gece kuru yatakta yatacağız. Çocuk çişinin renksiz ve kokusuz olduğuna ve yatağı her ıslatışında çarşafarı değiştirmek gerekmediğine inanabilir miydiniz? Biz inandık, çok rahat ettik…

Paris yetmedi ama çok şık bir harekete imza attık… Bir akşam yengenizle kızı alıp Eiffel'in orada takılalım dedik… Bizim gibi çim yayılılımında bulunan bir ailenin küçük kızıyla Alin kaynaştı; bir saat birbirlerini kovaladılar… Kızın annesi nerelisiniz diye sordu ayrılırken, Türkiye dedik. Uzaklaşırken aralarında "Türkler aslında son derece modern ve Atatürkçü insanlarmış! Neden almıyoruz ki AB'ye?" diye konuştuklarını duydum… Tabii Fransızca…

Bu arada olmayan Fransızcamla haddinden fazla bulunan özgüvenimin birleşiminden ilginç bir iletişim biçimi doğdu. Sabah akşam Jacques Brel dinleyerek öğrenmeye karar verdim Fransızcayı, şiir gibi siparişler vereceğim garsonlara bir dahaki gidişimde.

Bu sefer turist gibi değil de tam bir parizyen gibi geçirelim günlerimizi diyorduk. Bir günümüzü hastanede geçirdik. Alin'in ateşi 37.5'lara (yazıyla otuz yedi buçuk) kadar yükseldi bir gece! Domuz gribi teşhisiyle (şüphesi değil!) acile koştuk… 37.5 derecenin Fransa'da da yüksek ateş olarak görülmediğini anlattı kibar bir doktor hanım…

Bir bölüm daha entourage çakıp kızın yanına ilişeceğim şimdi… İki bölüm izledim 6. Sezondan, biraz olaysız… E'nin sıkıcı aşk hayatından bana ne? Daha bir meme bile göremedik afedersiniz…