3.8.10

Modern Sabahlar Devam Ediyor

Bu yazı düşündüğümden çok farklı yerlere gitti. Ama öğretici de oldu... Sonunda bir açıklama yazmam gerekti.
Modern Sabahlar tatile çıkarken espriler şakalar yapacağız diye meseleyi tam anlatamadık. Benim çok havalı olduğunu düşünerek sarfettiğim şu cümle de kafaları iyice karıştırdı:

- Şimdi bir ara vermezsek yakında son vermek zorunda kalacağız...

Mesele esasen kafa dinlemek değil... Programın içeriğiyle ilgili denemeler yapmak. Sabah akşam konuş konuş, hep aynı şeyleri anlatıyormuşuz gibi gelmeye başladı. Yine aynı şeyleri anlatalım ama başka türlü anlatmanın yollarını bulalım dedik...

Ve bu karar doğrultusunda çalışmalara henüz başlamadık...

Şimdilik Eylül ortası görünüyor geri dönüş tarihi... Bir kaç eski şey geri dönecek gibi, bazı yeni numaralar da var. Dur bakalım...

Bu arada sadece ikimizin yapacağı bir televizyon programından da bahsediliyor... Benim de haberim yok. Demek bu ibneler (eşcinsel anlamında değil / birlikte yaşamak ne güzel) benden gizli bir iş çeviriyor... Bu söylentinin çıkışı da aramızda eğlenmek için yaptığımız üçüncüyü dışlama esprisinin yayında yanlış anlaşılması... Ya da bu ibneler gerçekten bir iş çeviriyor, eşcinsel anlamında!

ege - fahir - oktay (radyo odtü yıllığı 1999)


DÜZELTME VE ÖZÜR

Bu yazıda iki yerde geçen ibne kelimesi belli bir rahatsızlık yaratmış bazı okuyucularda… Rahatsızlığın ortaya çıkmasında benim de yazarken rahatsızlık duymamın ve parantez içinde belirtmemin payı olduğuna inanıyorum. Rahatsızlığı ortadan kaldırmanın yolu kelimelerin yerine başka bir şey koymak olabilirdi… Ama özür dileyip, neden özür dilemem gerektiğini de yazmanın daha faydalı olacağını düşündüm. İlk etapta benim gibi “Yahu ben ibne derken eşcinselliği kastetmiyorum ki ne alakası var…” diyenlerin de fikrini değiştirebilir.

Politik doğruculuk, empati yapmak, fikirlere saygılı olmak adına her konuda aşırı hassasiyet göstermenin dünyamızı giderek sıkıcı bir hale getireceğini düşünüyordum… (Bir noktaya kadar hala bu fikrimin arkasındayım. Şiddet ve hakaret içermedikten sonra her şey söylenebilmeli… Ama işte alınganlığın dereceleri, hakaret ve dalga geçme arasındaki kişilere göre değişen sınır… Neyse…) İbne kelimesine de gereksiz bir hassasiyetle yaklaşıldığını düşünüyordum…

Ama Louie’yi izlerken fikrim değişti… Zaten ne varsa komedyenlerde var. Louie memleketimizde pek popüler olmayan yeni bir komedyen dizisi… Bir bölümünde komedyen arkadaşlar bir masada toplanmış poker oynuyorlar. Konu eşcinselliğe geliyor, faggot kelimesi üzerinde duruluyor.

Louie eşcinsel arkadaşına soruyor:

“-Do you think I shouldn't be using that word onstage?

- I think you should use whatever word you want. When you use it onstage, I can see it's funny and I don't care. But are you interested to know what it might mean to gay men?

- Yeah, I am interested.

- Well, the word "faggot" really means a bundle of sticks used for kindling in a fire. Now, in the Middle Ages, when they used to burn people they thought were witches, they used to burn homosexuals, too. And they used to burn the witches at a stake, but they thought the homosexuals were too low and disgusting to be given a stake to be burned on, so they used to just throw them in with the kindling, with the other "faggots."

…(burada espriler şakalar, sonra adam devam ediyor)…

You might want to know that every gay man in America has probably had that word shouted at them when they're being beaten up, sometimes many times, sometimes by a lot of people all at once. So when you say it, it kind of brings that all back up. But, you know, by all means, use it, get your laughs, but, you know, now you know what it means.”

Şöyle bir şey…

-Sence sahnede o kelimeyi kullanmamalı mıyım?

- Bence sahnede istediğin kelimeyi kullanmalısın… (Özet geçiyorum)… Her eşcinsel hayatının bir döneminde insanların saldırısına uğradığında, dövülürken bu kelimeyi defalarca duymuştur… Sonuçta sen bu kelimeyi söylediğinde o anları yeniden yaşatmış oluyorsun… Sen yine esprilerini yap, kahkahaları topla… Ama eşcinsellerin ne hissediyor olacağını bil!

Şimdi burada İngilizce “faggot”la Türkçedeki “ibne”nin aynı şey olmadığını anlatmaya çalışmanın alemi yok…

Ortada hiç amaçlanmayan bir rahatsızlık varsa, özür dilenmesi gerekiyor…

Bir özür de yazının orjinalinde kelimelere dokunmadığım için… Ama olup biten şeyin daha net anlaşılması için öyle kalması gerekiyor bence.

11 yorum:

altın olan her şey parlamaz dedi ki...

heyecanla bekliyorum.

ronanyello dedi ki...

abi telenin yanina les paul giderdi sanki?

yıldız the kid dedi ki...

yayında silah göründü fakat patlamadı.

wucky dedi ki...

Abi çabuk olun sabahlar geçmiyor böle. Rodtü dinlemez oldum. Eskiden sabah sizin için açar bütün gün dinlerdim. Siz yokken MaxFm e dadandım walla.

gumz dedi ki...

oh bee içim rahatladı. yetti yavan sabahlar yaşasın modern sabahlar. hadi hadi hadii...

muge dedi ki...

efnim, sabırla bekliyorum, ama şunu da söylemeden edemiyciim: SABRIM TAŞMAK ÜZEREEEE!!!
zencefilli kurabiye

Oz dedi ki...

Icim rahatladı. Eylül ortasini heyecanla bakliyorum
Bu arada sanırım bu üçünüzün de evli olarak birlikte çektirdiği ilk fotoğraf.

Fleischman dedi ki...

Abi siz yayına başlayın söz bu sefer gayet ciddi olarak (eğer isterseniz tabi) Ankara'dan sabah trafiğini sizlere canlı canlı aktarıcam (mobeseleri izliyom...)

Adsız dedi ki...

dün son podcast kaydınızı dinledim. Ege&Fahir tarafından kapatılan bu bölümde artık çok mu gülme ihtiyacından yoksa bu adamları çok özlediğimden midir nedir kıkırdamalarım ofisten bir arkadaşın dikkatini çekti, ağlıyorum sanmış... çok özledim sizi çocuklar, gel eylül gel...

Unknown dedi ki...

"Ibne" sozu tatsiz bir (iki?) sekilde kullanilmis bence. "Sahsi sov"da da benzer espriler vardi sanirim ama yine de sasirmadim desem yalan olur.

Turunç dedi ki...

Bu tartisma bana South Park'in "The F Word " bolumunu hatirlatti. Simdi usendim uzun uzun yazmiycam ama
Isteyen surdan ozetini okusun:
http://en.wikipedia.org/wiki/The_F_Word_%28South_Park%29

Iseyen de surdan:
http://www.southparkstudios.com/episodes/251889/
seyretsin.