23.7.08

Resimdeki Gözyaşları

Balta girmemiş ormanlarda gezerken bir grup yerli rehberlik yapar, malzeme taşır hani… Zehirli oklarla saldırıldığında onar onar telef olanlardan bahsediyorum! Oklardan kaçmayan o yerliler nedense fotoğrafları çekilecekken “Aman ha tövbe! O makine bizim ruhlarımızı hapsediyor!” diyerek kaçarlar.

-yorumsuz-

Donsuz gezen bu arkadaşların haklı olduğunu kabul etmek gerekiyor şu resme bakınca… “Biberimiz çok güzel… Lokum gibi yeniyor!” diyerek bu pozu veren bu iyi niyetli kardeşimiz, nasıl bir homo-erotik nesneye dönüştüğünün farkında mıydı? Elbette hayır…

Maalesef fotoğraf makinesi gerçekten ruhlarımızı hapsediyor… Mantıklı düşünmemizi engelliyor. Maymunlaştırıyor… Facebook’ta bir bakın sıradan insanların fotoğraflarına… En havalı olduklarını düşündükleri anlarda nasıl da acıklı hallerde görünüyorlar…

Ben kameraya bakmadan verilen poz hastasıyım! Ben de verdim o pozlardan birkaç tane, çok garip bir his. Fotoğrafı çekene “Bir tane de bakmıyorken çek…” diyorsun utana sıkıla, sonra başka bir tarafa bakıyorsun. Flaş falan patlamıyorsa fotoğrafın çekilip çekilmediğini de anlamıyorsun. Dijital makinelerin sesleri bazen duyulmuyor. Ağzını fazla oynatmamaya ve kafayla yakaladığın (yakaladığını düşündüğün) mükemmel açıyı bozmamaya çalışarak “N’oldu çektin mi?” falan diye soruyorsun… Çekmiş oluyor ,evet ama o fotoğraflar hiçbir zaman insanın umduğu gibi çıkmıyor…

Bu dijital makineler, gerçeklerle yüzleşmemizi sağlamalıydı…olmadı!

Fotoğrafların basılıp geldiği dönemlerde bahanemiz vardı. Zarfı heyecanla açıp ‘bakmadan verilen pozlar’ın hiç de umduğu gibi çıkmadığı fark eden insanlar kendilerini kandırabiliyordu. Meselenin çekim sırasında yapılan bir hatadan kaynaklandığını düşünüp bir sonraki makarada o pozu daha dikkatli deniyordu. Bu durum bir ömür boyunca sürebiliyordu. Şimdi fotoğrafçıdan gelecek sonucu beklemek diye bir şey yok! Mal gibi çıkıyorsun hemen makinenin küçük ekranına… Değişik açılar, dudak büzmeler, göz kısmalar, ağza sigara almalar falan… Ve hep aynı mallık! Belki de bir noktadan sonra insan alışıyordur kendine…

Erkekler son sözüm size!

Paranızı biriktirin, iyi bir makine alın! Kızlar fotoğraf çeken erkeklerin hastası… Yanına gidip de iki kelime konuşamayacağınız bir kızın, karşısına geçip “Çok ilginç hatların var, senin fotoğraflarını çekmek isterdim…” dediğiniz anda olayların nasıl gelişeceğine inanamazsınız! Ağzınız laf yapıyorsa, muameleciyseniz erotik fotoğraflara bile yönelebilirsiniz. Yalnız makine iyi olmalı, zoomlu moomlu… Düdük gibi makineyle hiç şansınız yok…

Diğer bütün konularda olduğu gibi burada da işlevi değil, boyu önemli…


- Sen mutluluğun kameraya bakmayan fotoğrafını çekebilir misin Abidin?

- Lafı olmaz Egecim... Ama mal gibi çıkarsın, baştan söyleyeyim!

2 yorum:

Oya dedi ki...

hmm..
bahsi geçen durum,
aslında benim oldukça hassas olduğum bir konu..
o yüzden bu seferlik geyik yapamayacağım..
(ki yerliler, donsuz vatandaş, fotoğraf makinesinin kötü emmeler için kullanılmasında koptuysam da)

şu feysbuk resimlerinin sosyo-analizinin yapılması gerektiğini düşünüyorum..
yani "feysbuk pozu" diye bir kavram oluştu bilirsin..
kötü cep telefonlarıyla çekilir genelde..
ve özellikle hanım kızlarımızı yukarıdan,
seksi ve mutlaka yandan bakışlar,
uzatılmış dudaklar,
anlamsız bir gülümseme ile gösterir..
oysa bilen bilen,
yukarıdan çekilen fotolar kişiyi olduğundan şişman gösterir???
anlayamıyorum?
incelenmesi lazım..
o pozu verirkenki ruh hallerini,
düşüncelerini,
amaçlarını falan..

bir de bir fotoğrafçı arkadaşım,
ortamda "ayy ben hiç fotojenik değilim" diye anlamsızca söylenen hatun kişiye şöyle cevap vermişti:
"mümkün değil.. nasılsan öyle çıkarsın.. kendimizi kandırmayalım.." :)))

bu mudur?
budur..

iyi günler dilerim :)

Tolga Darcan dedi ki...

Buradaki fotoğrafla ilgili acı gerçekle yüzleşmelisin Ege. Teoman gibi çıkmışsın...