16.10.08

Plastik Zincirler

Zen ve Motosiklet Bakım Kılavuzu'nu okurken kafama takılmıştı plastik meselesi. İyi nedir, diye soruyordu adam. Romanı okumayanların keyfini kaçırmak gibi olacak ama sonunda buluyordu. Bir şeyin niteliği onu yaratan adamın ustalığından geliyordu. Ürettiği şeyle kurduğu ilişki, ona kendinden kattıkları belirliyordu "iyi" olmasını. O eşya, çoğu zaman farkında olmadan, o ustayla aramızda bir bağ kurmamızı sağlıyordu.

Seri üretim çağından giderek yok olan bu tip ilişkileri sorun etmişti kitap.

Böyle bir "iyi" arayışı içinde bulunduğumuz zamanda büyük bir sıkıntı olacaktı. O zamanlar herhalde vaktim de boldu, bir çıkış yolu bulmaya çalıştım kendime. Sonunda plastiği sevmeye karar verdim.

Tahta bir iskemleyi yapan marangoz'un ustalığıyla, plastik sandalyeyi tasarlayan adamın ustalığı arasında çok da büyük bir fark olmadığını düşününce rahatladım. İkinci örnekte eller işe katılmıyordu belki ama aklın katkısının yanında el becerisi arka planda kalıyordu.

Tunalı'da nerede kahve içeyim diye düşünürken aklıma geldi yine bu mesele… Starbucks'ta yazıyorum bunları. Restoran zincirleri hakkında bir fikir yürütmeye giriş olarak okuyabilirsiniz.

Eşyayla ilişkimizi gözden geçirmemiz lazım. Plastiği sevmeyi öğrenerek başlayabiliriz. Plastik çiçekleri gerçekleriyle eşit görmek ilk bakışta yavanlığa teslim olmak gibi geliyor. Ama bir yerden başlamazsak günlük hayatta yaşadığımız sıkıntının sonu gelmeyecek! Bir şeyi özel yapanın bizim onunla kuracağımız ilişki olduğunu anlamamız lazım. Eskidikçe güzelleşen bilgisayarlarımız olmayacak çünkü!

Hiç yorum yok: